Dünya

‘G20’nin üçte biri BRICS’ten oluşuyor. G7 ile eşit güç seviyesinde diyebiliriz’

BRICS 2024 liderler zirvesi, Kazan’da toplandı.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, zirve kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil yirmiden fazla ikili görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmelerin yanı sıra, BRICS üyeleri Eşit Küresel Kalkınma Ve Güvenlik İçin Çok Taraflılığın Güçlendirilmesi başlıklı mutabakat zaptını imzaladı. Mutabakat, çok kutupluluğun kuvvetlendirilmesi için BRICS ülkelerinin adımlar atmasını öngörüyor.

Zirveye davetli olarak katılan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de, BRICS’in küresel ticaret ve ekonomi için önemini vurguladı. Guterres, BRICS’in dünya nüfusunun neredeyse yarısını temsil ettiği için önemli bir platform olduğunu söyledi.

Kazan’daki zirveye davet edilen 64 devletin ve uluslararası kuruluşun çoğunun katılım gösterdiği basına bildirildi.

BRICS liderler zirvesini, üye ülkelerin imzaladığı mutabakat zaptını, Kazan’daki zirvenin önemini ve Türkiye’nin BRICS’e olan ilgisini, Rusya’da yaşayan siyaset bilimci İlber Vasfi Sel ile konuştuk.

‘G20’nin üçte biri BRICS’ten oluşuyor. G7 ile eşit güç seviyesinde diyebiliriz’

BRICS’in, G20 içerisinde G7 kadar güçlendiğini ve dünya ekonomisinde önemli rol oynadığını aktaran İlber Vasfi Sel, Suudi Arabistan’ın üyeliği onaylaması durumunda BRICS’in ağırlığının artacağını belirtti:

“Bu sene BRICS’in lider ülkesi Rusya Federasyonu. Bu sebeple zirve, Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da gerçekleşiyor. Zirvenin temel mesajını ve amacını, şu anda yani bugün itibarıyla imzalanan mutabakatta görüyoruz. Bütün üye ülkeler bugün Kazan Deklerasyonu’na imza attı. Deklerasyonun başlığı şu: Eşit Küresel Kalkınma Ve Güvenlik İçin Çok Taraflılığın Güçlendirilmesi. Her şeyi özetliyor bu başlık. Çok kutupluluğun eşit kalkınma ve güvenlik için güçlendirilmesi ne demek? BRICS halihazırda çok kutupluluk dünya düzeni için en iyi çatı organizasyonlarından biri. Jeopolitik etkisini de temel ekonomik hedeflerine göre belirleyebilmek için genişleyen, genişledikçe çeşitli stratejiler geliştirebilen bir küresel güç haline geldi. BRICS artık geniş kitlelere hitap eden, geniş ülkeleri bünyesinde barındıran, neredeyse her kıtada üyesi olan bir ülke. Malum Mısır, Etiyopya, İran ve BAE de katıldı. Endonezya ve Arjantin’in katılımları onaylanmadı. Orada BRICS ile aralarında çeşitli ihtilaflar var.

Suudi Arabistan’ın da üyeliğini bekliyoruz. Suudi Arabistan’ın da üyeliği gerçekleşince, dünyadaki jeopolitik etki merkezleri G7 ve G20’den sonra BRICS olacaktır diyebiliriz. Beş kurucu ülke var. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika var. Bunların bir kısmı halihazırda G20’nin birer parçası. Suudi Arabistan’ın da potansiyel BRICS ülkesi olduğunu hesaba katarsak, G20’nin üçte biri BRICS’ten oluşuyor diyebiliriz. Bir de G7’ye bakalım. Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, ABD ve Japonya var. Bir de AB de orada temsil ediliyor. G7 de G20’nin yüzde 35’ini oluşturuyor. Yani BRICS ve G7, iki eşit güç haline gelmiş olacak G20 içerisinde. Bu anlamda BRICS zirvesi önemli. Zaten Rusya’da verilen mesajlarda da bu vardı. ‘BRICS artık tüm dünyada jeopolitik olarak, dünya siyasetini ve ekonomisini yönetecek haline geldi’ şeklinde bir mesaj var.”

‘Batı merkezli olarak dünyayı incelemeye devam edersek BRICS’i anlayamayız’

Batı algıları ile Doğu’yu okumanın hatalı olduğunun altını çizen İlber Vasfi Sel, Avrupa Birliği’nin yaptığı işbirliğini, Doğu ülkelerinin de kendi dinamikleri çerçevesinde pekala gerçekleştirebileceğini vurguladı. Vasfi Sel’e göre BRICS, Doğu ve küresel güney ülkeleri arasında, kendi gerçekliklerine uygun ortaklık ve işbirliği sağlama imkanı sunuyor:

“Bunu şu şekilde değerlendirmemiz lazım. Bu noktada siyaset bilimcilerin buna bilhassa Türkiye’de değinmesi gerekiyor. Doğu doğudur, Batı da batıdır. Yani Batı merkezli olarak dünyayı incelemeye devam edersek ne BRICS’i anlayabiliriz, ne Çin’i anlayabiliriz, ne Rusya’yı anlayabiliriz ne de ŞİÖ’yü. Türk siyaset bilimcilerin bu kafadan artık bir şekilde çıkması lazım. Avrupa’dakiler zaten bu kafadan hiçbir şekilde çıkmayacak. Bu kafa yapıları devam edecek. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in bu konuda önemli bir sözü var. ‘Almanya ve Fransa tarih boyunca birbiriyle savaşmış, bugün müttefik olmuş durumda ve aynı birlik içerisinde beraber hareket eden, ortak gündeme sahip iki ülkeye dönüştüler.’ Evet, Fransa’nın ve Almanya’nın Politik, ekonomik, ticari ve güvenlik anlamında ortak gündemleri var. Bugün Avrupa bunu yapabilirken, Çin ve Pakistan, Hindistan ve Çin niye yapamasın? Değerlendirilen nokta Batı tarafında hep şu: ‘Orta Asya devletleri SSCB’den ayrılmış durumda. Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkeler, Rusya ve Çin’in ortak ilgi alanı. Jeopolitik çatışma yaşanacaktır’ diyorlar. Böyle bir çatışma yaşanmıyor.

Dünkü liderler fotoğraflarına bakıyoruz. Bir de Batı’daki liderler fotoğrafına bakalım bu ‘aile fotoğrafı’ denilen fotoğraflara. Çok net bir şekilde Şi’nin, Modi’nin, Putin’in birbiriyle iyi anlaştığını ve rahat olduklarını görüyoruz. Batı’da ise Biden’ın, Macron’un, Scholz’un fotoğraflarına bakarsak bu samimiyeti net bir şekilde görmüyoruz. Bunu sadece fotoğraflara bakarak bile anlayabiliriz. Putin’in ‘Almanya ve Fransa yapabiliyorken biz niye yapamayalım? Biz daha rahat yaparız. Doğu felsefesi potasında birbirimizi harmanlayacak güce sahibiz’ sözü çok önemli. BRICS, bunu sağlayabilecek bir platform haline geldi.”

‘Bundan sonra ortak güvenlik çatısı için hamleler yapılabileceğine dair sinyaller görüyoruz’

BRICS zirvesindeki küresel güvenlik vurgusunun yakın zamanda politikara ve karar alma merkezlerine de yansıyabileceği değerlendirmesinde bulunan Vasfi Sel, dünyanın yarısını temsil eden BRICS üyelerinin yapılanma içerisindeki rollerinin belirlenmesi gerektiğini kaydetti:

“Zirvenin yansımasını da yine zirvenin deklerasyonundaki açıklamadan görebiliriz. Kazan Deklerasyonu’na imza atan ülkeler, ‘Eşit küresel kalkınma ve güvenlik için çok kutupluluğu güçlendireceğiz’ dediler. BRICS’teki katılımcı ülkeler de bunu değerlendiriyor. Guterres’in, Şi’nin, Uşakov’un açıklamalarında da bu görünüyor. Rusya çerçevesinden bakarsak burada konu sadece Rusya’nın ulusal güvenlik sorunu değil. Aslında küresel olarak bütün dünyanın küresel güvenlik sorunu var ve bu doğal olarak BRICS’in de sorunu. BRICS üyesi ülkeler zaten bunu kabul etmiş durumda ve Rusya ile ilişkilerini bu doğrultuda geliştiriyorlar. BRICS bir ŞİÖ gibi NATO’nun tam karşısında bir güvenlik paktı şeklinde kurgulanmıyor. Ama Antonio Guterres’in de dediği gibi dünyanın yarısının temsil edildiği bir grup burası.

Jeopolitik ve ticaret anlamında artık dünyanın politika belirleyen kurumlarından birisi haline geldi BRICS. Artık BRICS’in kendi içerisindeki üyelerin bir şekilde rollerinin belirlenmesi gerekiyor. 2017’de Şanghay’da BRICS+ formatına geçildi ve üyelerin sayısının artırılması konusu kabul edilmişti. BRICS, Afrika, Asya ve Latin Amerika genelinde küresel ortaklarını derinleştirmeyi amaçladı. Kazan’dan sonraki zirve 2025’te Brezilya’da. Bu zirveyle birlikte BRICS artık kendi içerisindeki üye ülkelerin rollerini belirlemeye başlayacak. Bundan sonra ortak güvenlik çatısı için hamleler yapılabileceğine dair sinyalleri Rusya’da gözlemleyebiliyoruz. Rusya’daki siyaset bilimcilerin ve politikacıların açıklamalarında bunu görebiliyoruz. Aynı açıklamalar Hindistan’da, Brezilya’da, Çin’de ve Güney Afrika’da da basında yer aldı.”

‘Finansal bağımsızlığı güçlendirmek için BRICS Pay ödeme sistemi önemli’

İlber Vasfi Sel’e göre Batı yaptırımlarının ve doların silah olarak kullanılmasının etkilerinin azaltılması ve devletlerin ekonomik özgürlüğe kavuşabilmesi için BRICS Pay ödeme sistemi büyük önem arz ediyor:

“Şu anda mevcut finansal politikaya bakarsak, Türkiye’de aktarılan ve Batı genelinde düşünülenin aksine, BRICS’in yaptığı bir dolarsızlaştırma politikasından ziyade yerel para birimleriyle ticaretin artırılmasını teşvik etmek. Bu da kurdaki oynaklığın, yaptırımların ve dış ekonomik şokların riskini azaltmak için. Çünkü Batı tarafı, ABD dolarını net bir şekilde silah olarak kullanıyor. Bu riskleri azaltmak için, daha geniş küresel finans sistemleriyle bağlarını koruyarak finansal bağımsızlığını güçlendirmeyi amaçlıyor BRICS ülkeleri. Güncel koşullarda parçalanmış haldeki küresel ekonomik sistemde bu yaklaşım, BRICS ülkelerinin daha dayanıklı ve esnek bir yapı ortaya koymasını sağlıyor. Bu da Batı’dan gelen baskıların yönetilmesine yardımcı oluyor. BRICS Sınır Ötesi Ödeme girişimi var. BRICS Pay sistemi. Üye ülkeler arasındaki ticari ödemeleri kolaylaştırmak için tasarlandı bu. 2025 itibarıyla bu girişimin başlayacağı ve finansal ödemelerin başlayacağı söyleniyor. Kademeli ve bağlayıcı olmayan bir formatta ilerletmeye çalışıyorlar bunu. O yüzden yakın zamanda büyük ölçekli bir değişim görmeyiz diye düşünüyorum. Ama BRICS Pay ile birlikte BRICS içerisindeki finansal işbirliğini güçlendirmek için kademeli ilerleme kaydedeceklerdir. Bir yandan da yerel para birimlerinin daha çok benimsenmesi için bir ortam oluşturulmaya çalışılıyor.”

‘Türkiye’nin NATO üyeliğini ve pragmatist dış politika hamlelerini BRICS de görüyor’

Rusya ve Brezilya’nın BRICS’in genişlemesinden ziyade üye ülkelerle birlikte sistemin oturmasını tercih ettiğini kaydeden İlber Vasfi Sel, diğer yandan Türkiye’nin NATO üyesi olması ve pragmatist dış politika girişimleri sebebiyle kısa vadede BRICS’e katılmasının olası olmadığını söyledi:

“Netleşmesi gereken bir konu var. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da ‘Daha fazla genişletmeyi planlamıyoruz’ demişti. Brezilya’nın da BRICS genişlemesi konusunda tereddütleri var. 2025 itibarıyla dönem başkanlığı Brezilya’ya geçecek. Önce mevcut üyelerin hazmedilmesi lazım. BRICS’in iki kurucu ülkesi Rusya ve Brezilya, daha fazla genişleme yapılmaması gerektiğini söylüyor. Bu isteğin sebebi de şu: BRICS halihazırda genişleyen bir halde ve yeni üyelerle birlikte yapı içerisinde kimin hangi role bürüneceği netleşmiş değil. Kazan Deklerasyonu’nda da bu net bir şekilde görülmüyor. Bir süreç olacak ve bu süreç içerisinde herkesin görevinin belirlenmesi lazım. G7’nin içerisinde herkesin bir görevi var. Orada ortak bir ajanda var ama herkesin kendine göre bir yapılandırması ve görevi var. BRICS’te bu daha yok. Öncelikle bunun netleşmesi lazım.

Türkiye ne olur? İstanbul Boğazı gibi. Avrupa ve Asya arasında gidip geliyoruz. Değişen hiçbir şey olmayacaktır. Ben Türkiye’nin BRICS’e yakın zamanda üye olmasını öngörmüyorum. Daha Suudi Arabistan meselesi var. Katılıp katılmayacakları belli değil. BAE ve İran katıldı. Mısır katıldı. Azerbaycan’ın da katılıp katılmayacağı bilinmiyor. Onların katılma ihtimali bizden daha yüksek. Onlar bize kıyasla ne NATO ülkesi, ne de AB katılım sürecinde. Türkiye sonuçta bir NATO ülkesi. NATO ne diyecek buna? Azerbaycan’da bunlar yok. Bir de Türkiye, içerisinde bulunduğu paktlar ile kendisi arasında yaşanan anlaşmazlıklardan kaynaklı olarak BRICS’e ve ŞİÖ’ye yanaşıyor. Çin ve İran ile işbirliği mesajı veriyor. Rusya’dan gaz merkezi oluşturmaktan bahsediyor. Türkiye bunu Batı bloku içerisinde yaşadığı anlaşmazlıkları dengelemek için kurguluyor. Bu pragmatist dış politika girişimlerinin sebebi bu. BRICS ülkeleri bunu görmüyor mu? Görüyor. BRICS ülkeleri, Türkiye’nin nihai hedefinin BRICS üyesi olup önemli bir BRICS üyesi olmak istediğini mi düşünüyordur yoksa pragmatist bir söylem olduğunu mu düşünüyordur? Onlar da bu şekilde değerlendiriyor. Türkiye’nin BRICS+ formatına dahil olup olmayacağını soracak olursanız, kısa ve orta vadede bunu görmüyorum. Tabii Süleyman Demirel’in dediği gibi 24 saat Türkiye’de siyaset için uzun bir süredir her şey değişebilir. Ama şu anda böyle bir üyelik öngörmüyorum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu